27 Ekim, 2006

Hayat bayram ol-ma-sa

bütün dünya buna inansa bir inansa
hayat bayram olsa
insanlar elele tutuşsa birlik olsa
hayat bayram olsa

emel solo kariyerinde mi icra etti bu şarkıyı yoksa erdal’la birlikteyken mi hatırlayamadım şimdi. yaa bir de erdal vardı di mi? noldu ona?

işte bu şarkı kadar sıkıcıydı bu bayram benim için, tıpkı diğer bayramlar da olduğu gibi. öncesinde “oohh 5 gün tatil” diye göbek atmama rağmen yine çok sıkıldımmm yıllardır aynı şeyleri yapmaktan ve aynı diyalogları tekrarlamaktan. Oysa ki ben de isterdim “bir kısım blogger gibi” thailand olsun, phuket olsun, bali olsun eh hadi olmadı en azından bir italya bayram turu satın alayım bir turizm acentasından :)

neyse işte benim bayramımda aile saadeti içinde, bol bol yemek yiyerek, dejavüü hissi yaratan diyaloglar arasında geçti:

- saçların ne güzel olmuş, bu kesim çok yakışmış sana
- kilo mu verdin/aldın biraz?
- valla işler çok yoğun işte
- çok hayırsızsın yani toti, aynı şehirde yaşıyoruz ama yüzünü bayramdan bayrama burda görüyoruz.
- haklısın arayamadım yaa, iş-güç işte, fırsat bulamıyorum (iç ses: ulan ne zaman görsen aynı şey, sen ara madem görüşmek istiyon, ben istesem ararım di mi ama)
- yaa anne bu sarmanın etlisini de yapsak, ne dersin??
- ben pijamalarımla otursam bütün gün!!!
- istanbul yaşanacak gibi değil artık, hele trafik yok mu, her gün daha da beter oluyor
- n’olacak bu memleketin hali (babamın en sevdiği konu başlığı!!!)
- artık ağzıma tek lokma tatlı koyamam
- bizim çocukluğumuzda daha güzeldi sanki buralar
- yok henüz düşünmüyorum, daha küçüğüm ki ben, - ne yaşıtlarımın çocuğu mu oluyor?
- amma salaktık/yaramazdık yaa, sen saklambaç oynarken balkondan düşüp bacağını kırmıştın...ee bana mı diyon sen de yatakta zıplarken düşüp kafanı radyatöre çarpmıştın da kaşın yarılmıştı...
- ben onunla yatmam aynı odada, horluyor/dişlerini gıcırdatıyor
- hiç değişmemişsin yani (bu hala gıcıksın demenin kibar yolu)
- anne her gün toz almaya ne gerek var ki, abartma lütfen
- hey bee ne günlerimiz geçti burada

sonuçta 5 gün rüzgar gibi geçti, eser miktarda enerji depolayarak – ki onu da dün harcadım çatır çatır- günlük hayata geri dönüldü. Hemen takvimler açılıp önümüzdeki bayram tatilleri kontrol edildi. 29 ekimin pazara geldiği, yılbaşı ve kurbanın birleştiği görülünce okkalı bir küfür sallandı.

bir “to do list” yapıldı, ona da okkalı bir küfür sallandı.

kasım’da geliyor zaten. en sevmediğim aydır kasım, diğer 11 ayı hiç ayırt etmeden severim ama kasıma gıcığım.

neyse ki bugün cuma yoksa bünyem bu kadar olumsuzluğu kaldıramazdı nokta

3 Yorum:

Blogger HMF dedi ki...

canim toti hosgeldin..:)cok mutlu oldum yazini okuyunca..bayramlar hep boyle dedigin gibi oluyor gercekten, ama aradan biri gidince ne buyuk sansmis diyorsun beraber kutlayabildigin bayramlari..hep kaybedince anlasilir ya guzel seylerin degeri..

Ekim 27, 2006 10:01 ÖÖ  
Blogger totipoti dedi ki...

aslında aklımın bi köşesinde hep bu dediğin vardı ve çok haklısın elif can, hoş buldum :)

Ekim 27, 2006 1:23 ÖS  
Blogger bething* dedi ki...

toticim gecmis bayramin kutlu olsun..
bak kasim ayini atlatinca Kurban bayrami var uzunnncaa bir tatil olacak sanirim :) insallah en kisa zamanda en cok olmak istedigin yere gidersin canim:)

Ekim 31, 2006 10:33 ÖÖ  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa