18 Ağustos, 2006

tatil keyfi


son birkaç gündür yediğini, içtiğini, gezdiğini yazıp bir de ayak fotosunu ekleyen bloggerlarla ilgili okuduğum onca yazı ve yorumu hiç üzerime alınmadan, girişini aşağıda yaptığım tatil maceralarımı yazmaya başlıyorum.
bu yaz sadece bir hafta iznim vardı, dolayısıyla yapmak istediğim bir sürü şeyi bu bir haftaya sığdırmaya çalıştım. tabi hepsi sığmadı ama sığdırabildiklerim bile bana yetti. ilk aktivitem, uzatmalı sevgilisiyle evlenecek olan çocukluk arkadaşımın düğünü için gemlik’e gitmek oldu. ilkokul 1’den beri tanıdığım canım arkadaşımın düğünü de kendisi de çok güzel oldu. şıkır şıkır giyinip süslendim, saçımı topuz bile yaptırdım, bir sürü eski arkadaşımı, tanıdığı gördüm, sohbet ettim, güldüm, elbette ki göbecikler attım, nikah sırasında ağladım vs. vs..
Sonraki iki gün bursa’da takılıp sonrasında JR ile birlikte internetten bulduğumuz assos’taki imbat motel’e gitmek üzere yola koyulduk. imbat motel, assos’a 22 km. uzaklıktaki bademli köyü’nü geçince, denize sıfır konumda, sessiz,sakin, huzurlu, serin, mütavazi bir motel. ancak denize sıfır konumuna gelebilmek için katedilmesi gereken yaklaşık 5 km.lik bir toprak yol var ki, imdattt diye bağırtıyor insanı. motelin yolu gerçekten çok çok kötü. arabanın asla o indiğimiz yokuşu çıkamayacağını düşünüp, ömür boyu orada kalacağımızı endişesine kapılmıştım ki midilli adası’na bu kadar yakın olduğumuzu görünce rahatladım. en kötüsü yüze yüze midilli’ye ulaşıp yunan’a sığınırdık.
küçük oteller sitesinden bulduğumuz bu motelde üç gün kaldık, çok güzel yemekler yedik, bol bol yüzdük (parmak uçlarımız büzüşene kadar), okuduk, ben - özellikle oniki üç arası - bol bol güneşlendim, marsık gibi oldum. biraz motelden bahsetmek gerekirse, etrafta başka hiçbir tesisin olmadığı, müzik yayını yapmayan (bir tek denizin sesi var), cep telefonlarının sadece yunan şebekelerini çektiği, bol hamaklı, minderli, şezlonglu, kedili bir motel burası. özellikle akşam yemekleri ve denizi çok güzel. müşteri profili ise 40+ (hiç çocuk yoktu!!!), istanbullu ve illaki laptoplu...
üç gün burada kaldıktan sonra geçen sene yine küçük oteller sitesinden bulduğumuz ve aşık olduğumuz foçantique otele doğru yola koyulduk. foçantique her odası farklı dizayn edilmiş, çok özenilmiş, harika bir butik otel. işletmecileri çok şirin ve samimi genç bir çift (aralarına küçük inci su’da katılmış bu sene). iki senedir kendimizi onların evinde misafirliğe gitmiş gibi hissediyoruz, öyle bir samimiyet ve rahatlık yani. her sene de gitmeyi planlıyoruz.
foça = foçantique + kokoloz + kalamar + sakızlı dondurma + apama zeytinyağı + zeytinhome + şahane bir gün batımı + hoş bir esinti demek bizim için. bir çırpıda hepsinden bir tutam alındı ve seneye tekrar gelmek üzere yüzümüzde koca bir tebessümle foça’dan eve dönmek üzere yola çıkıldı.
her dakikasından zevk aldığım çok güzel bir tatildi ama malesef bitti. bazen diyorum ki herşeyi bırakıp küçük bir kuzey ege kasabasına yerleşsem, bu hayattan daha çok zevk alabilir miyim??? sanırım cevabı biliyorum...

4 Yorum:

Blogger HMF dedi ki...

toticim ne kadar guzel anlatmissin tatilini:) ben de bu kadar becerikli olabilseydim de yazabilseydim neler yaptiklarimizi..isallah seneye hep beraber oluruz..hep beraber cok ama cok egleniriz..:)

Ağustos 21, 2006 11:24 ÖÖ  
Blogger totipoti dedi ki...

senin için pekiştirme olmuştur gerçi dünden sonra :)
ayrıca inşallah seneye benim de fotoğraflarımı çekersin seneye yüzerkene ;)

Ağustos 21, 2006 9:48 ÖS  
Blogger bething* dedi ki...

bende 1 aydan sonra ancak yazabildim tatilimi..uzerine de senin tatilini okuyunca ahhh ahhhhh dedim :) bi kere daha..hic bitmesin tatiller..hatta ptesiler her daim tatil olsun calisma gunleri 4 gun olsun..?

Ağustos 22, 2006 11:42 ÖS  
Blogger totipoti dedi ki...

olsun tabii yaa, 5 gün çalış 2 güncük dinlen, hiç adaletli değil bence bething*

Ağustos 23, 2006 8:30 ÖÖ  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa