şehri bir gelin gibi süslemiş beyaz örtü...
bir kış da kar yağsın ve şu yukarıdaki şahane kalıp ile başlayan bir haber izlemeyelim/dinlemeyelim/okumayalım. ben mesela bu kalıbı sabah servis şöförümüzün dinlememize karar verdiği radyodan duydum. arkasından da şöyle birşey duyuldu:
karın keyfini ise okulları tatil olan çocuklar çıkardzzzzzzzzzz...
istediğim çok birşey değil, sadece yıllar yılı süregelen bu hava durumu klişelerinden kurtulalım artık.
sabah saatlerinde etkisini gösteren kar yağışı, akşam saatlerine doğru etkisinin arttırarak
balkanlardan gelen soğuk hava dalgası
pazartesi günü ise yurdu terkediyor
gece don ve buzlanma tehlikesine karşı sürücülerimizi
yurdun doğu bölgelerinde karla karışık yağmur, güneyde ise parçalı bulutlu
that's enough.
herşey değişirken, hava durumu mevzusunun aynı klişeler içinde kalması beni rahatsız ediyor.
neden hava durumu evrimleşemiyor?
-benim şu sıkıcı işim bile sürekli bir değişim içinde-
yoksa değişmeyen tek şey hava durumu sunumu mu?
muhakkak bu konuda "bir kısım" medya çalışanı kafa yormuştur n'apsak da şu hava durumunu bir toparlasak diye.
ama olmuyor galiba. belki de o yüzden sadece sunucular yardımıyla yenilikler yapılmaya çalışılıyor.
hatırlayınız hülya uğur repliği: sizin havanız iyi olsun
------------------------
bu aralar kafamı rutin olarak yaptığım bazı konulara taktım.
28 yaşındayım.
yaklaşık 20 senedir hiç aksatmadan hergün günde en az bir kez deodoran(t) kullanıyorum
hergün en az 15 kez ellerimi "sıvı sabun" ile yıkıyorum
en az günde 1o kez ellerime krem sürüyorum
hergün saçımı en az 1 avuç dolusu şampuanla yıkıyorum + saçta kalan bir nemlendirici zamazingosu sıkıyorum "suyunu bir havlu yardımıyla aldığım nemli saçıma".
ortalama hergün 1 ağrı kesici ilaç içiyorum
hergün yüzüme nemlendirici sürüyorum, yetmedi bu sene bir de göz kremi sürmeye başladım (am&pm).
işte bu yüzden kendimi çok kötü hissediyorum. böylesine çok kimyasal maddeye maruz kalmak hem de düzenli bir şekilde beni çok korkutuyor. çok ama çok zarar veriyormuşum gibi geliyor.
biri bana dese ki mesela hergün spor yap, şöyle bir gülerim ve klişe bir yanıt veririm:
- böyle zorunluluk olunca yapamıyorum şekerim.
ama hergün deodorant sıkıyorum. hem de 20 senedir.
diğer yandan tüm bunlardan korkup, o hep kaçındığım "sağlıkçı" insan tipi olmaktan da delicesine korkuyorum. aşağıdakilerden kesinlikle olunmayacak diye and içmiştim kendi kendime seneler evvel:
organik insan
ekolojik insan
spor insanı
ve hepsini içine alan "sağlıkçı insan"
ama bu kadar inorganik madde bünyemde nasıl bir etki yaratacak merak ediyorum.
-----------
işte böyle karman-çorman duygu ve düşünce sahibi bir insanım bugünlerde.
sanırım yakın geçmişte izlediğim d.lynch filmi böyle bir etki bıraktı üzerimde.
(bir sonraki yazıda if festivali izlenimlerimi anlatacağım, trailer ise burada)
karın keyfini ise okulları tatil olan çocuklar çıkardzzzzzzzzzz...
istediğim çok birşey değil, sadece yıllar yılı süregelen bu hava durumu klişelerinden kurtulalım artık.
sabah saatlerinde etkisini gösteren kar yağışı, akşam saatlerine doğru etkisinin arttırarak
balkanlardan gelen soğuk hava dalgası
pazartesi günü ise yurdu terkediyor
gece don ve buzlanma tehlikesine karşı sürücülerimizi
yurdun doğu bölgelerinde karla karışık yağmur, güneyde ise parçalı bulutlu
that's enough.
herşey değişirken, hava durumu mevzusunun aynı klişeler içinde kalması beni rahatsız ediyor.
neden hava durumu evrimleşemiyor?
-benim şu sıkıcı işim bile sürekli bir değişim içinde-
yoksa değişmeyen tek şey hava durumu sunumu mu?
muhakkak bu konuda "bir kısım" medya çalışanı kafa yormuştur n'apsak da şu hava durumunu bir toparlasak diye.
ama olmuyor galiba. belki de o yüzden sadece sunucular yardımıyla yenilikler yapılmaya çalışılıyor.
hatırlayınız hülya uğur repliği: sizin havanız iyi olsun
------------------------
bu aralar kafamı rutin olarak yaptığım bazı konulara taktım.
28 yaşındayım.
yaklaşık 20 senedir hiç aksatmadan hergün günde en az bir kez deodoran(t) kullanıyorum
hergün en az 15 kez ellerimi "sıvı sabun" ile yıkıyorum
en az günde 1o kez ellerime krem sürüyorum
hergün saçımı en az 1 avuç dolusu şampuanla yıkıyorum + saçta kalan bir nemlendirici zamazingosu sıkıyorum "suyunu bir havlu yardımıyla aldığım nemli saçıma".
ortalama hergün 1 ağrı kesici ilaç içiyorum
hergün yüzüme nemlendirici sürüyorum, yetmedi bu sene bir de göz kremi sürmeye başladım (am&pm).
işte bu yüzden kendimi çok kötü hissediyorum. böylesine çok kimyasal maddeye maruz kalmak hem de düzenli bir şekilde beni çok korkutuyor. çok ama çok zarar veriyormuşum gibi geliyor.
biri bana dese ki mesela hergün spor yap, şöyle bir gülerim ve klişe bir yanıt veririm:
- böyle zorunluluk olunca yapamıyorum şekerim.
ama hergün deodorant sıkıyorum. hem de 20 senedir.
diğer yandan tüm bunlardan korkup, o hep kaçındığım "sağlıkçı" insan tipi olmaktan da delicesine korkuyorum. aşağıdakilerden kesinlikle olunmayacak diye and içmiştim kendi kendime seneler evvel:
organik insan
ekolojik insan
spor insanı
ve hepsini içine alan "sağlıkçı insan"
ama bu kadar inorganik madde bünyemde nasıl bir etki yaratacak merak ediyorum.
-----------
işte böyle karman-çorman duygu ve düşünce sahibi bir insanım bugünlerde.
sanırım yakın geçmişte izlediğim d.lynch filmi böyle bir etki bıraktı üzerimde.
(bir sonraki yazıda if festivali izlenimlerimi anlatacağım, trailer ise burada)